Kalemim titriyor, tabanım asfalta yapışık. Çılgın vuruyor
yüzüme ışık. Sessiz sedasız, tek taraflı terkediş. Bir bakıma ruh içinden
serzeniş. Sıcaktan titriyorum. Fikrime
yenik düşmek isterim. Çanlar onun için çalıyor. Siktirin gidin kafamdan, dünyam
deli denli dönüyor. Madem anlamsızlıklar içinde kayboluyoruz bir anlamı olsun
ruh hastası. Benim lugatımda bunların adı kare taşlar. Düzensizlikleri içinde
saklı nizami eğriler. Görüntü seni aldatıyor. Mucizeleri kimin neresinde. Ben tesadüf
doğanım. İsminin sonuncusu, tüm romantiklerin kralı. Çaktın?
Saniyelerin üzerinde dans ediyorum saatler ile. Dakikalar
umurumda değil. Bizi izliyor, biliyorum yüksekte. Hayır hayır, bende ki
kuruntu. Çok oldu o trenden ineli. O,
trenden ineli. Süner mi sandın
sancılar.
Midem bulanıyor.
Zevk-i cefa. Buruk sebepsizce. Dolu taşarcasına. O kedi buraya gelecek.
Hassiktir be Rıfat abi. Uza, uzaklaş, uzakta, uzarı. Uzarı nedir ya. Saplı,
saklı ve belki de gizden kapaklı. Esmekten esir. Bir bakmışsın sevgiden zehir.
Yüceleri sana, düşkünleri bana gamlı. Uyuşuyorum. Kek beni zehirledi galiba.
Ölümüm senin elinden olacak kıl yumağı bakkal. Gidiyorum, totom merdivenin
üzerinde. Cücüksün daha çok, cücüksün bu yüzden kampçılaman. Siktiğimin radyosu kes tatavayı.
“İyi bak yıldızlara, onları belki bir daha göremezsin.” Dedi
Nazım. Gidiyorum tamam. Seviş, aman; sövüşmek üzere.
Kırılmış iradeler, dövülmüş avareler, gömülmüş bahanelere iç.
Sev, çok sev. Az iç.